İPA verilerine göre, TOKİ iştirakı olan Emlak Konut’un İstanbul’da tamamladığı 80 bin 788 konutun, 68 bin 644’ü lüks konut statüsünde
BirGün yazarı Ozan Gündoğdu, bugün kaleme aldığı yazısında barınma krizini ele aldı. Barınma krizinin, sarsıntı ve ekonomik olmak üzere görünen iki tarafı olduğunu söyleyen Gündoğdu, bir konutun bedelinin dört yıl öncesine göre 10 kat arttığına dikkat çekti.
Bu tıp krizlerin önüne geçebilmek için, devletin elinde çok güçlü araçların olduğunu belirten Gündoğdu, “Barınma krizini tamamen çözmese bile, emlak vergilerini artan oranlı hale getirmek, konut sahipliğine sınırlamalar getirmek ve konutu bir yatırım aracı olmaktan çıkaracak para siyaseti uygulamaları devletin elindeki araçlardan ilk akla gelenleri” dedi.
Gündoğdu, bu araçlara konut üretiminin kamu inhisarı olan TOKİ’yi de ekledi ve “TOKİ’den beklenen tam da bugünlerde olduğu gibi, konut arzının konut talebine yetişemediği bu türlü bir atmosferde, halk kesitlerinin barınma meselesine deva olmak. Lakin TOKİ’nin üretim sürecinin ‘halkın barınma meselesine tahlil olmak’ benzeri bir amaçladığı olduğu şüpheli. Bu kuşkuyu bilgiler de destekliyor” dedi.
Gündoğdu’nun yazısında aktardığı verilere göre İBB Adayı Murat Kurum’un 2009-2018 arasında genel müdürlüğünü yaptığı, aynı vakitte TOKİ iştirakı olan Emlak Konut’un 2002’den bu yana İstanbul’da tamamladığı konut sayısı 80 bin 788. Fakat datalar, bu inşa edilen konutların pek azının barınma krizi yaşayan dar gelirli yurttaşlara uygun olduğunu gösteriyor.
Zira İstanbul Planlama Ajansı’nın verilerine göre bu 80 bin 788 konutun, 68 bin 644’ü lüks konut statüsünde.
Gündoğdu yazısında, müteahhitlerin lüks konutlar yapmaya yönelmesini de kamunun müteahhitlere olan ödemelerinin aksaması:
“TOKİ’nin tamamlayabildiği projeler yalnızca lüks konutlar oluyor. Çünkü bu konutların alıcıları hazır, paraları peşin. Bu nedenle, müteahhitler artık ödemeyi devletten alacakları sosyal konut projelerine girişmek istemiyor. Bunu en net biçimde, zelzele bölgesinde görüyoruz. Finansmanın garantörü kamu ise, müteahhitler projelere girişmiyor. Bu projelere girişenler de finansal açıdan zor durumda olan, “ya nasip” diyerek bu projelerin altına giren müteahhitler oluyor. Sonuçta, TOKİ, müşteri portföyü mülk sahiplerinden oluşan, halkın barınma sıkıntısına deva olamayan bir gayrimenkul şirketine dönüşüyor.”