Rusya Dışişleri Bakanlığı: Japonya ile toprak sorunu ancak sınırın tanınmasıyla çözülebilir

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, müzakereler olmadan hiçbir mutabakatın imzalanamayacağını ifade ederek, “Japonya Başbakanı’nın söz ettiği ‘toprak probleminin çözümü’, yalnızca ülkemizle fiilen var olan hududun uluslararası yasal olarak resmileştirilmesi manasına gelmektedir” tabirlerini kullanarak ayrıyeten güncellenmiş Rus Anayasası çerçevesinde diğer bir tahlilin mümkün olmadığını da sözlerine ekledi.

Zaharova, Moskova’nın, Japonya’nın düşmanca tavrından vazgeçmeden tam teşekküllü bir diyalog kurmanın imkansız olduğunu tekraren vurguladığını belirtmişti.

Daha önce, Japonya Başbakanı Şigeru İşiba, Rusya ile zor bağlara karşın ülkesinin ‘toprak meselesini çözmeye‘ ve bir barış muahedesi imzalamaya kararlı olduğunu ifade etmişti.

Moskova ve Tokyo arasındaki ilişkiler, yıllardır bir barış muahedesinin yokluğu nedeniyle sıkıntılı bir seyir izliyor. 1956 yılında SSCB ve Japonya, Moskova’nın Habomai ve Şikotan adalarının barış antlaşması imzalandıktan sonra Tokyo’ya devredilmesi mümkünlüğünü değerlendirecekleri bir Ortak Deklarasyon imzalamış fakat Kunaşir ve İturup’un geleceği bu durumdan etkilenmemişti.

Sovyetler Birliği, bu Ortak Deklarasyon’un uyuşmazlığa son vereceğini umarken, Japonya, tüm adalar üzerindeki hak argümanlarından vazgeçmeksizin belgeyi sorunun tahlilinin yalnızca bir kesimi olarak görmüştü. Fakat sonrasında yapılan müzakerelerden bir sonuç çıkmamış ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda barış mutabakatı imzalanmamıştı.

Japonya’nın, yalnızca dört adadan iki adedinin kendisine verilmesi durumunda bunun Okinawa’nın Japon egemenliğine geri verilmesi sürecini etkileyeceği yönünde ABD’den önemli bir muhalefetin olduğu iddia edilmekteydi. Rusya’nın pozisyonu ise, adaların İkinci Dünya Savaşı sonucunda SSCB’nin bir modülü haline geldiği ve bu adalar üzerindeki egemenliğinin sorgulanamaz olduğu istikametindeydi.

Moskova, Ukrayna’daki askeri özel operasyonun başlamasının akabinde Japonya’nın dost olmayan devletler grubuna katıldığını ve ikili bağlantılarda yapan bir tavır sergilemediğini tekraren dile getirmişti.