Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çekimleri hızlandırmak için hastalara aşırı doz “radyoaktif madde” verildi iddiası
BirGün yazarı ve gazeteci Timur Soykan, “Radyoaktif skandal” başlıklı yazı dizisinde, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Nükleer Tıp Merkezi’nde yaşanan önemli bir sağlık riskini aktardı. Soykan, teknisyenlerin çekimlerin çabuk bitmesi ve işten erken çıkmak, amacıyla hastalara tiroid sintigrafisi sırasında aşırı doz radyoaktif madde verdiğini ve bu durumun hekimler tarafından tespit edildiğini söyledi.
Ayrıca, yaşananların, Birlik Sağlık Sen Muğla İl Başkanı Abdullah Gül’ün Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu ile ortaya çıktığını aktardı. Devamında görevlendirilen Sağlık Bakanlığı müfettişleri tarafından hazırlanan raporda bütün yaşananların onaylanmasına karşın, herhangi bir yasal işlem yapılmadığını ve sorumlu nükleer tıp şirketinin yeniden ihale aldığını belirtti.
“Sintigrafide radyoaktif unsurun dozu hayati ehemmiyette. Zira yüksek doz kansere neden olabiliyor. Doğru dozda radyoaktif madde kullanılarak teşhisler konulabiliyor,” diyen Soykan yazı dizisinin ilk kısmında şunları şunları kaydetti:
“Skandal, Birlik Sağlık Sen Muğla Şehir Başkanı Abdullah Gül’ün Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu ile ortaya çıktı. Abdullah Gül, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli hekimlerin, tutanaklarını, inceleme sonuçlarını ve Sağlık Bakanlığı müfettişinin incelemesi sonucu hazırlanan raporu savcılığa sundu.
Baştan anlatalım…
Sintigrafi, şahıslara düşük ölçüde radyoaktif madde verilerek organların, kemiklerin, damarların ve dokuların incelenmesini sağlan ileri bir tetkik. Bu teknikle radyoaktif hususun bedendeki dağılımı görüntüleniyor ve teşhis konulup, tedavi planlaması yapılıyor. Sintigrafide radyoaktif unsurun dozu hayati değerde. Zira yüksek doz kansere neden olabiliyor. Doğru dozda radyoaktif madde kullanılarak teşhisler konulabiliyor.
Yenidoğan skandalı gibi
Sintigrafi, hastanelerde nükleer tıp merkezlerinde uygulanıyor. Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi nedeniyle pek çok devlet hastanesinde nükleer tıp merkezleri için özel şirketlerden hizmet alımı yapılıyor. Yani devlet gerekli sintigrafi aygıtlarını almıyor, bunun çalışanını istihdam etmiyor, özel şirketin aygıtlarını ve işçisini kullanıp yüzlerce milyon lira ödüyor. Sağlık Uygulamaları Bildirimi (SUT) kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) para aktarılıp birileri güçlü ediliyor. Yani bebeklerin para için öldürüldüğü Yenidoğan Skandalı’nda Türkiye’nin şahit olduğu sistem işliyor.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de 2020 yılından beri MNT Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.’den nükleer tıp hizmeti alınıyor. Bu şirket Türkiye’deki 26 ilde 50 nükleer tıp, 10 radyasyon onkolojisi, 3 onkoloji merkezinde aygıtları ve çalışanıyla hizmet veriyor. Bu nükleer tıp merkezlerinin pek çoğu devlet hastanelerinde.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Nükleer Tıp Merkezi, 16 Ekim 2023 tarihine kadar Menteşe Devlet Hastanesi’nin bahçesindeki prefabrik tesisteydi. Burada tek aygıt ve çok sayıda doktor vardı. Hekimler haftada bir gün geliyordu, az sayıda hastanın sonucuyla ilgileniyorlardı.
Nükleer Tıp Merkezi, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne taşındıktan sonra MNT Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.’nin aygıtlarıyla açılışı yapıldı.
Doktorlar fark etti
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Radyasyon Onkoloji uzmanı Doç. Dr. Osman Kupik, Prof. Dr. Mustafa Yılmaz ve Dr. Öğretim Üyesi Ozan Kandemir, tam vakitli olarak Nükleer Tıp Merkezi’nde görev almaya başladı. Artık çok daha fazla sayıda hastanın sintigrafi sonuçlarına bakıyorlardı. Büyük skandalı fark ettiler.
Doktorlar, Nükleer Tıp Merkezi’ndeki teknisyenlerin tiroid sintigrafisi çekilen hastalara azamî dozun çok üzerinde radyoaktif madde enjekte ettiğini belirledi. Tabipler 2 Ocak 2024 tarihinde düzenledikleri tutanağa şöyle yazdı: “Nükleer Tıp Kliniği’nde tiroid sintigrafisi çekilen hastalara nükleer tıp kılavuzlarında belirtilen azamî radyoaktif madde dozunun üzerinde enjeksiyon yapıldığı tespit edilmiştir. Teknisyenler tarafından çekim kâğıtlarına yazılan dozlar ise azamî 5 mCi’dir ve bizler de tetkik sonuç raporlarında verilen radyoaktivite dozunu bu şekilde belirtmekteyiz. Fakat tiroid uptake bedellerinin abartılı yüksek çıkması üzerine bir müddettir yaptığımız araştırmalar ve hesaplamalar sonucunda bunun sebebi; verilen radyasyon dozu ile tarafımıza (hasta anamnez kâğıdında yazılan) bildirilen radyasyon dozu arasında çok önemli farklılıklar olmasıdır. Ünite doktorlarına yıllardır yanlış/yalan beyanda bulunulmuştur.”
Doktorların tespitine göre; tiroid sintigrafisi için hastalara 5 mCi radyoaktif madde verilmesi gerekirken bundan çok fazla radyoaktif madde verildi.
“İşten erken çıkmak için”
Test yapılan şahısların sıhhatini tehdit edecek boyutta radyoaktif madde verildiğini ve bunun kendilerinden gizlendiğini anlatan üç doktor, tutanakta bunun nedenini araştırdıklarını anlattı. Teknikerlerle görüştüklerini anlatan tabipler şöyle devam etti:
Yani teknikerler, işi öğrendikleri teknikerlerin sistemi bu türlü anlattığını ifade etmişti. Yüksek dozda radyasyon verdiklerini ve bunun insan sağlığına ölümcül tesirlerini bilmediklerini öne sürmüşlerdi.
“5 senede binlerce bireye yaptılar”
Doktorlar bu skandalın sonuçları konuşunda tutanakta şöyle yazdı:
“Ne yazık ki bu durum hasta raporlarında yanlışlıklara sebep olmuş olabilir. Binlerce hasta etkilenmiş olabilir. Ayrıyeten hastalara kılavuzlarda belirtilen üst huduttan fazla radyasyon dozu verilmesinin uzun periyotta nasıl sağlık sonuçları doğuracağı net değildir. Yıllar sonra gelişebilecek tiroid işlev bozukluğu ya da radyasyon bağlı kanser gelişme mümkünlüğünü bilmemekteyiz. Araştırılması gerekir. Tekniker beyanları bu uygulamanın en az beş yıldır olduğu istikametindedir.”
“Bu uygulamada bulunan tüm işçilerden şikâyetçi olduğumuzu belirtmek isteriz. Hizmet alımı firmasına şartname kararlarını ve radyasyon güvenliğini ihlal sebebiyle yaptırımda bulunulmasını talep etmekteyiz.”
Müfettiş iddiaları doğruladı ama…
Bu tutanaktan 22 gün sonra 24 Ocak 2024’te Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu soruşturma başlattı. Ne hikmetse 9 ay boyunca bitmeyen bu incelemenin sonunda müfettiş raporu hekimlerin tespitlerini doğruladı:
“Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Merkezi’nde tiroid sintigrafisi çekilen hastalara önerilen dozların epey üzerinde dozlarda radyoaktif madde verildiği tespit edilmiştir.”
Ne beklersiniz?
Müfettiş, raporunun devamında 5 yıldır binlerce kişiyi kanser edecek dozda radyoaktif madde veren bireylerin, sorumluların yargılanmasını istemiştir değil mi?
Değil…
Sağlık Bakanlığı’nın müfettişinin raporunda şöyle denildi:
“Adli taraftan: Bahis ile ilgili olarak adli taraftan herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı kantine varılmıştır.”
Yani; 5 yıldır binlerce beşere kanser edecek boyutta radyoaktif madde verilmiş ama bunun sorumlularının yargılanmasına gerek yokmuş.
Acaba niye?
Sağlık Bakanlığı içinde kol kırılsın yen içinde kalsın diye olabilir mi?
‘Skandal yargıya intikal ederse kamuoyunun haberi olur, Sağlık Bakanı kötü duruma düşer’ derdiyle belgeyi kapatmak istemiş olabilirler mi?
Bilmiyoruz.
Zaman ayarlı soruşturma ve ihale
Ancak…
Stleri Ayarlama Enstitüsü çalıştı.
3 hekimin tutanağı ile başlayan müfettiş soruşturması uzadıkça uzadı. Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Nükleer Tıp Merkezi’nin hizmet alımı için yeni ihale vakti geldi. Zaman ayarlı soruşturma sabırla bekliyordu.
Ve Kasım 2024’te Nükleer Tıp Merkezi’nin 36 aylık hizmet alımı için tekrar ihaleye çıkıldı. MNT Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. bu ihaleyi 120 milyon TL’ye aldı. Soruşturma hala devam ediyordu. İhale yasağı gelse bile artık çok geçti.
2 ay sonra Sağlık Bakanlığı müfettişinin ‘55753567-663.07’ sayılı soruşturması tamamlandı. Hizmet alımı yapılan firma MNT Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. ile imzalanan mukavelenin feshedilmesini ve teminatına el konulmasını istedi. Firmaya ihale yasağı cezasını talep etti. Ama yeni ihale çoktan verilmişti.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki Nükleer Tıp Merkezi’ni 3 yıl daha MNT Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. işletmeye devam edecekti.
İktidar ile işverenler ittifakında sorun kalmadı. Vatandaş aşırı yüklenmiş radyasyonuyla bire bir kaldı.
Yani…
Patronların halkı kanser eden sistemi tıkır tıkır işledi.
Müfettiş raporunda ‘idari yönden’ başlığı altında MNT Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. çalışanı 8 kişinin mesleksel yeterliliklerinin kıymetlendirilmesi gerektiğini belirtildi. Topu Sağlık Meslekleri Kurulu’na attı. “Sen değerlendir” dedi.
Radyoaktif skandal 1.5 yıldır Sağlık Bakanlığı’nın iç yazışmalarında saklandı. Birlik Sağlık Sen Muğla Şehir Başkanı Abdullah Gül’ün Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusuyla olayı anlattı ve nihayet skandal yargılama konusu oldu.
Üstelik…
Doktorlar, kalp ve böbrek sintigrafisi çekimlerinde ölümcül uygulamalar tespit ettiklerini öne sürmüştü.
İnsanların ölüm-kalım sonuçlarını beklediği Nükleer Tıp Merkezi’nde doktorlar ile özel şirketin teknisyenleri arasında tansiyon ise devam ediyordu. Teknisyenler, müfettiş soruşturması başladıktan 7 ay sonra Temmuz 2024’te Dr. Osman Kupik’i mobbing ve tehdit ile suçladı. Pazartesi günü Dr. Osman Kupik’in mobbing iddiaları İzmir’in yerel ve yandaş gazetesinde manşet oldu. Lakin teknisyenlerin müfettiş evrakına giren WhatsApp yazışmaları tam zıddını söylüyordu.
‘Radyoaktif Skandal’ yazı dizimizin ikinci kısmında savlar ve karşılıkları anlatmaya devam edeceğiz.”