“Ekrem liderin içeride az önce yaptığı savunma, bana göre 102 yıllık cumhuriyetin en tarihi savunmasıydı”
Ekrem İmamoğlu’nun Silivri Cezaevi’ndeki duruşması sonrası CHP İstanbul Şehir Başkanı Özgür Çelik ve CHP İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın açıklamalar yaptı. Çelik, “Bir şehir başkanı 24 st içerisinde 3 defa Silivri’ye 2 defa Emniyet Müdürlüğü önüne 1 defa adalet sarayına gitmek zorunda kalıyorsa bu Türkiye’nin adalet sisteminin ayaklar altına alındığının en somut göstergesidir.” tabirleriyle Türkiye’deki adalet sistemine dikkat çekerken Günaydın, “Cezaevleri içerisinde adil bir yargılama yapılabilir mi? Kim bunu sağlayabilir? Kim buna insanları inandırabilir?” diyerek davanın Silivri’de görülmesine tepki gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan ‘yolsuzluk’ operasyonu kapsamında 23 Mart’tan beri Silivri’de tutuklu bulunan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada bugün Silivri’de hâkim karşısına çıktı. İki gün kala Çağlayan’dan İmamoğlu’nun tutuklu olduğu Silivri’deki duruşma salonuna alınan davanın ilk duruşmasına çok sayıda CHP milletvekili ve belediye başkanları da katıldı. Dava, 16 Haziran’a ertelendi. Çelik ve Günaydın’ın açıklamaları şöyle:
Özgür Çelik: Erken seçim sandığıyla bu otoriterleşen iktidarı değiştireceğiz
“Çok değerli yurttaşlarımız Silivri’deyiz. Bugün aslında İstanbul’un dört bir yanındayız. Zira üç farklı duruşmayı takip ediyoruz.
Çağlayan Adliyesi’nde kent binasının satın alınmasıyla ilgili bir dava süreci devam ediyordu. Bugün bir rütbesi vardı. Avukatlarımız Çağlayan’da takip ediyorlar.
Biz şimdi Silivri’deyiz. Ekrem Liderimizin davasını takip ettik ve buradan da büyük çekmece adliyesine geçiyoruz.
St on beşte de yeniden Büyük Çekmece Adliyesi’nde Ekrem Başkan, Beylikdüzü Belediye Başkanı’yken yapılan bir ihaleyle ilgili bir dava süreci var. Bugün sabah üç farklı noktadaydık ama yalnızca son yirmi dört stte Silivri’ye benim üçüncü gelişim yirmi dört st içerisinde üç defa Silivri’ye geldim. Iki defa Vatan Caddesi’nde Emniyet Müdürlüğü önüne gittim.
Ve gazeteciler için bir defa de Çağlayan Adliyesi’ne gittim. Silivri bir toplama kampı İstanbul’un Emniyet Müdürlükleri ve Adalet Sarayları da adaletsizliğin merkezleri haline gelmiş durumda. Yani bir şehir başkanı yirmi dört st içerisinde üç defa Silivri’ye iki defa Emniyet Müdürlüğü önüne bir defa adalet sarayına gitmek zorunda kalıyorsa bu Türkiye’nin adalet sisteminin ayaklar altına alındığının en somut göstergesidir.
Şimdi biz buradayız tabii genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve partimizin çok çeşitli kademelerinden yol arkadaşlarımızla burası bir abluk altına alınmış partililerimiz ve İstanbullular da yolun yukarı tarafındalar. Yani cezaevi girişinin diğer tarafındalar ve bu tarafa geçemediler. Onlarla birlikte bir mücadeleyi sürdürüyoruz.
Mücadele kararlılığımızı hiç durmadan sürdürmeye devam edeceğiz. Dün buradan yüz otuz öğrencimizi hep birlikte aldık. Ama içeride kalan öğrencilerimiz var.
İçeride kalan öğrencilerimizi alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Belediye liderlerimizi tüm siyasi tutsakları içeriden alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Ve Cumhurbaşkanı adayımızı 15.5 milyon oyla seçilen Cumhurbaşkanı adayımızı Silivri zindanından alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.
Mücadele o zaman da bitmeyecek. Erken seçim sandığını milletin önüne getireceğiz. Erken seçim sandığıyla bu otoriterleşen iktidarı değiştireceğiz ve Türkiye’nin demokrasi uğraşını başlatacağız.
Kararlılıkla çabamızı sürdüreceğiz. Ekrem Başkan içeride az önce çok tarihi bir savunma yaptı. Bana göre 102 yıllık Cumhuriyet’in en tarihi savunmasıydı.”
Gökhan Günaydın: Başsavcının eski heyet üyesi Ekrem İmamoğlu’nu yargılıyor
“Evet demokrasi ve hukuk tarihimiz açısından hakikaten kara bir gün yaşıyoruz. Asla tesadüfle ve kurallarla açıklanamayacak bir dizi olay bizi Silivri Cezaevi yerleşkesine getirdi. Neydi husus? Ekrem Başkan’ın terörle mücadele eden kamu görevlisine hakaret ettiği ve tehdit ettiği argümanıyla açılan bir dava.
Soruşturmanın başlatılmaması gerekiyorken mlesef iddianameye dönüştü ve o iddianame on dördüncü ağır ceza mahkemesine düştü. Çağlayan Adliyesi’nde kırk dört ağır ceza mahkemesi var. Bu kırk dört ağır ceza mahkemesi UYAP sisteminden tesadüfen hangi mahkemenin hangi davayı görüleceğine karar verilen bir düzene sahip.
Ama gelin görün ki Akın Gürlek’i tehdit ettiği savıyla açılan dava Akın Gürlek’in yıllarca mahkeme başkanlığı yaptığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tesadüfen düşüveriyor. Sonra 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin şu andaki başkanı kim? Akın Gürlek’le üç başka mahkemede birlikte mahkeme üyeliği yapmış kişi şimdi mahkeme başkanlığı yapıyor. İşte biz böylesine 44 ağır ceza mahkemesi ortasından Akın Gürlek’in yıllarca reislik yaptığı mahkemeye düşmüş bir mahkemede Ekrem Başkan’ın yargılanmasına şahit oluyoruz.
Yani başsavcı hakkında hakaret argümanını başsavcının yardımcısı soruşturuyor. Başsavcının yardımcısı onu iddianameye bağlıyor ve baş savcının eski heyet üyesi Ekrem İmamoğlu’nu yargılıyor. Biz de buna hukuk tertibi diyoruz.
Söylüyoruz ki biz Türkiye’de yargıçların ve mahkemelerin varlığına inanmak istiyoruz. Fakat kurulan sistemin de farkındayız. Pekala bununla kaldı mı arkadaşlar? On dördüncü ağır ceza mahkemesinde ve Çağlayan’da görünmesi gereken duruşma birden bire Silivri Cezaevi yerleşkesi içerisindeki İkinoğlu duruşma salonuna alındı.
Burada yaşı yeten hepimiz bu salonları tanıyoruz. Bu salonlarda kumpas davalarının nasıl görüldüğünü biliyoruz. Ve aynı salonda bugün diğer davaların takipçisi olmaktan büyük bir keder duyuyoruz.
Neden Silivri’ye alınmış davalar? Zira katılımcı çok olabilirmiş. Bundan Ötürü tarafların mağduriyetini önlemek ve iştiraki artırmak için Silivri’deki büyük salonu almışlar. Evet Silivri’de salon büyük ama Çağlayan’dan bu tarafa yüz yirmi kilometre.
Cezaevleri içerisinde adil bir yargılama yapılabilir mi? Kim bunu sağlayabilir? Kim buna insanları inandırabilir? Bundan Ötürü bu türlü bir ortam içerisinde bir dava başladı. Sevgili kent liderimizin da söylediği benzeri Ekrem İmamoğlu tarihi bir savunma yaptı ve dedi ki ne hakareti kardeşim? Ne tehdidi kardeşim? Benim söylediğim şey Türkiye’de adaleti ve hukuku tesis edeceğiz.
Başsavcının ailesi ve çocukları da dahil olmak üzere herkesin güvenliğini bu tesis edilen adalet ve hukuk düzeneği sağlayacak. Arkadaşlar bunun neresinde tehdit var? Neresinde hakaret var? Ama bugün 16 milyonun temsilcisi ve bu nizamı üç defa yenmiş olan Ekrem İmamoğlu, tutuklu olarak ve sanık sıfatıyla burada yargılanıyor. Bunun kabul edilebilebilir bir tarafı yoktur.
Ayrıca bir tesadüf daha söyleyeyim. Bugün 11 Nisan 2025 bizi ilgilendiren 3 farklı dava 3 başka adliyede…”