Cumartesi Anneleri, 1014’üncü haftada: 30 Ağustos Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde tüm kayıplar için adalet istendi

“Bir sefer daha hatırlatıyoruz; zorla kaybetme bütün insanlığın utancıdır. Bu utancı yeryüzünden silmek için mücadele etmek onur sahibi her insanın görevidir”

Cumartesi Anneleri, 1014’üncü haftada: 30 Ağustos Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde tüm kayıplar için adalet istendi
Yayınlama: 31.08.2024
3
A+
A-

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bugüne İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1014. haftada “30 Ağustos Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde” bütün kayıplar için adalet istedi.

Gözaltında kaybetmelere karşı “Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri”nin ilanından 24 yıl sonra “Bütün Bireylerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme” 20 Aralık 2006 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından kabul edildi. Sonrasında 30 Ağustos Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2011 yılında “Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü” ilan edildi.

“Tüm kayıplarımız için adalet istiyoruz”

Cumartesi Anneleri’nin bağlı olduğu İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, 1014. haftada Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde açıklama yayımladı.

Açıklama, “1014. haftamızda bir kere daha hiçbir tüzel ve vicdani desteği olmayan engelleme nedeniyle kayıplarımızla buluşma yerimiz Galatasaray Meydanı’ndan bizi ayıran polis bariyerlerin önündeyiz. 1014. haftamızda, 30 Ağustos Uluslararası Zorla Kaybedilenler günü vesilesiyle tüm kayıplarımız için adalet istiyoruz” tabirleri ile başladı.

“Çıplak şiddet kadar kırıcı”

30 Ağustos aynı vakitte kayıp yakınları ile dayanışmanın da davetidir. Çünkü uluslararası insan hakları içtihadına göre kaybedilen kişinin akıbetinin karanlıkta bırakılması ailesi için işkence olarak değerlendirilir” tabirleri ile sürdürülen açıklama, “Yaşadık, şahit olduk biliyoruz: Faillerden hesap sorulmamasının kayıp yakınları üzerinde, çıplak şiddet kadar yıkıcı bir tesiri vardır. Gözaltında kaybetme aksiyonunun hukuken suç olduğunun tespiti ve cezasız bırakılmayacağı teminatı, kayıp yakınları üzerindeki yıkımı azaltır; yaralarının güzelleşmesine katkı sunar” şeklinde devam etti. 

“Gerçeklerin ortaya çıkması engellendi”

1014 haftadır ısrarla söylüyoruz: Türkiye’de devletle temaslı suçlar konusunda adalet arayışının önündeki en büyük mani, hakikatinin inkar edilmesidir” kelamlarının altının çizildiği açıklama şu şekilde devam etti: “Oysa şahitlere, doküman ve kanıtlara karşın, güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra vücutları ıssız yol kenarlarında, kimsesiz mezralarda ya da asit kuyularında bulunan yahut hiç bulunamayan kayıplarımızla ilgili müracaatlarımız, kayıtlara “soyut iddialar” olarak geçirildi. Bu inkar siyasetinin yarattığı cezasızlık sonucu, gözaltında kaybetme buyruğunu verenler, suçu icra edenler ve suça göz yuman yetkililer, yargılanmadılar; tersine korundular. Kayıpların akıbetlerini açığa çıkaracak, fail ve sorumluları cezalandıracak adli süreçler işletilmedi, gerçeklerin ortaya çıkması engellendi.”

Açıklamada, “Türkiye’de devletle ilişkili suçlar konusunda adalet arayışının önündeki en büyük mani, hakikatinin inkar edilmesidir” sözlerine vurgu yapılarak, “Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devleti yönetenlere, kayıp yakınlarına yaşatılan hukuksuzluklara; Anayasa’yı, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayan yöneticilerin keyfi kararlarıyla Galatasaray Meydanı’nın polis bariyerleri ile kapatılması ve 10 kişi sınırlamasıyla süren Galatasaray yasağına son verme davetinde bulunuyoruz” denildi.

“Aramaktan vazgeçmeyeceğiz…”

Yargı makamlarına, mevcut cezasızlığa son vererek, gözaltında kaybetmelere ilişkin soruşturma ve kovuşturmaları tarafsızlık ve yürekle yürütmeleri davetinde bulunulan açıklamada, “İktidara, Birleşmiş Milletler Bütün Bireylerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’yi derhal imzalama ve uygulama davetinde bulunuyoruz. Gözaltında kaybedilenleri aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Tüm baskılara göğüs gererek adalet hakkını, hakikat hakkını ve ihlallerin tekrarına karşı toplumun teminatlara sahip olma hakkını savunmakta ısrar edeceğiz” sözleri kullanıldı. 

Açıklama, “Bir sefer daha hatırlatıyoruz; zorla kaybetme bütün insanlığın utancıdır. Bu utancı yeryüzünden silmek için mücadele etmek onur sahibi her insanın görevidir” sözleri ile sonlandırıldı.

 

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.