‘ABD’de bıçak kemiğe dayandı. Çin’in enerji tedarikini baskı altına almak istiyorlar. İran’a dizayn düşünülüyor’

ASAM Başkanı Dr. Eray Güçlüer, Ceyhun Bozkurt’la Bölgenin Kalbi programına konuk oldu. Güçlüer, Trump’ın siyasetlerini değerlendirdi.

‘ABD’de bıçak kemiğe dayandı. Çin’in enerji tedarikini baskı altına almak istiyorlar. İran’a dizayn düşünülüyor’
Yayınlama: 28.01.2025
4
A+
A-

Suriye’de üç çok önemli faktörün bulunduğunu ifade eden Dr. Güçlüer, sahadaki faktörleri şu şekilde sıraladı:

“Suriye’de hem politik hem saha gerçeklikleri bakımından iç içe geçmiş bir durum var. Bunu tahlil edebilmek için üç ana asılda bakış açısı sergilemek lazım. ABD’nin bakış açısı ne olacak? Türkiye’nin siyaseti nedir? Üçüncüsü de, Suriye yeni hükümetinin pozisyonu ne olacak? Rusya ve İran, ihtilal sonrası bölgeden askeri varlıklarını çekti. Bundan Ötürü burada İran ve Rusya’nın tahminen politik tesirleri düşünülebilir fakat sahada Suriye’nin legal güçleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri var. Bir de ABD var sahada. Yani bu üç faktör birbiriyle entegre. İsrail de sahada fakat İsrail’i de ABD üzerinden okumak lazım. Amerika şemsiyesi altında geçinmeye çalışan tırtıllar da var. Norveç’in bir özel kuvvetler timi, İngiltere’nin iki timi, Fransızların üç tane timi vs. var. Bunlar, ABD’nin hava takviyesi, istihbarat takviyesi ve şemsiyesi altında varlığını sürdürüyor. ABD olmadan onların Suriye’de varlık gösterebilmesi mümkün değil. Bundan Ötürü Avrupa ve İsrail’i, Amerika üzerinden okumak gerekiyor.”

ABD’nin ekonomik açığını kapatmak ve Çin ile rekabet edebilmek için harcamalarını kısma yolunu tercih edeceğini dile getiren Dr. Eray Güçlüer, şu cümleleri kaydetti:

“ABD’nin pozisyonu ne olacak? ABD’nin Suriye siyasetinin geleceğini, mevcut konjonktürel durumları belirleyen temel dış siyaset dinamikleri üzerinden okumak lazım. ABD, SSCB’nin dağıldığı süreçten sonra yani 1990’lardan sonra global hegemonik gücünde daralma yaşadı. İktisadında de sorunlar var. Yani ABD hegemonyası, stratejik bir küçülme ve jeopolitik bir daralma ile varlığını bugüne kadar devam ettirdi. Bunu Amerika’daki global akıl kabul etmek istemese de nihayetinde Donald Trump bunu kabul etmiş durumda. Grönland’dan, Kanada’dan, Meksika’dan, Panama’dan yani kendi jeopolitiğinden bahsediyor. Bu yüzden jeopolitik bir daralmadan bahsediyorum. ABD yeniden ekonomik olarak Çin ile rekabet edemiyor ve bir trilyon dolar açık veriyor. Bu da bize Amerika’nın iktisatta stratejik küçülme yaşadığını gösteriyor. Trump’ın ‘basiretli tüccar politikası’ var. Yani paraya ihtiyacı var. Çok fazla bütçe açığı var ve bu, ABD’deki iç sosyal istikrarları de rahatsız etmeye başladı. Kolektif, şiddet içerikli sosyal hareketlerin tetiklenmesi ihtimali var. Bu riskin farkındalar. O yüzden eski paradigmalarla değil de yeni paradigmalarla ABD’nin Suriye siyasetini kıymetlendirmek gerekiyor. Burada İran’a başka bir parantez açmak gerekiyor zira İran, Çin üzerinden çok önemli bir tesire sahip. Sonuçta Çin ile rekabet etmek, ABD için birincil öncelik.”

ABD’nin Çin’e karşı ana siyasetinin Çin’i enerji tedarikinden yoksun bırakmak olacağı değerlendirmesinde bulunan Dr. Güçlüer, ABD’nin bu kapsamda Trump döneminde İran’a baskıyı artırabileceğine dikkat çekti:

“Çin’in üretim kapasitesi durdurulamazsa, ABD için çok önemli sonuçlar olacak. Bunun için neler yapılması hedefleniyor? Öncelikle askeri harcamalar kısıtlanmaya çalışılıyor. ‘Lüzumsuz’ diye tabir ettikleri harcamalar var. Örneğin Kanada’ya yılda 200 milyar dolar veriyorlar. Bütçe açıklarını kapatırken bir yerden de para bulmaya çalışıyorlar. Suudi Veliaht Prensi ile konuşup 1 trilyon dolar yatırım istemiş. Güya kendi parası. Bu emperyalist mantıktır. Trump başa geçse de ABD emperyalist bir ülkedir. Stratejik manada ekonomik daralma ve jeopolitik bir küçülme yaşadıkları için işgal tehdidinde bulunmuyorlar. Aslında fırsat olsa Trump, Biden’dan çok daha sert bir profil çizer. Mesela geçenlerde ‘yüz yıldır aynı coğrafyada yaşıyoruz, büyümemiz lazım’ dedi. Bu emperyalist çizgidir. Hani uluslararası ahlak ve hukuk? Yok. Bunlar emperyalist telaffuzlar. Biden yönetimi bunu usturuplu söylüyordu fakat Trump ağzına geleni söylüyor. Zira ABD’de bıçak kemiğe dayanmış durumda. Amerika’nın iç olaylarını dış siyasetinden fazla konuşur hale gelebiliriz. ABD kaynıyor. Sular dingin değil. Pekala ne yapacaklar? Çin’i durdurmak için Panama’yı ele geçirmek istiyorlar. Grönland’ı ele geçirip yeni ticaret rotalarında denetimi sağlamaya çalışıyorlar. Ayrıyeten çok ifade edilmese de Çin’i enerji kaynaklarından mahrum bırakacak çeşitli atılımlara de girişmek istiyorlar. Bunun bir ayağı İran. Petrolü keserseniz savaşmak zorunda kalmazsınız. Çin, karbona dayalı enerji kaynaklarının yüzde 80’inin dışarıdan alıyor. Çin’de petrol ve doğalgaz yok, yani dışarıdan tedarik ediyor. Bu, Çin’in yumuşak karnı. Biden yönetimi askeri müdahaleyi düşünüyordu fakat Çin, askeri manada Batı’ya karşı stratejik istikrara ulaştı. Üstelik Çin anakarasına müdahale etmek kolay değil. Trump bundan vazgeçti. Çin’i ulaşım ve enerji sınırlarından yoksun bırakarak küçültmeyi hedefleyen bir stratejiye yönelmiş durumdalar. Yani İsrail’deki olaylar ve Suriye, ABD için taktik problemlere dönüştü. Trump, bunlardan kurtulup tüm gücüyle Çin’e yönelmek ve İran’ı dizayn etmek istiyor. İran, Çin’in en büyük enerji tedarikçisi.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.